KÜRT TEALLİ CEMİYETİNİN KURULUŞU
Kürdistan Teali Cemiyeti, Kürt Teali Cemiyeti, 30 Aralık 1918'de İstanbul'da kurulan ve doğu illerinde şubeleri açılan, bağımsız bir Kürt devleti kurulmasını amaçlayan cemiyet. Cemiyetin adı, Kürdistan Yükselme Derneği anlamına gelmektedir
Balkanlarda girdiği savaşlarıyla zaten iyice yıpranmış olan Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkması neticesinde 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi'ni imzalamıştı. Osmanlı Devleti, imzaladığı Mondros Mütarekesi ile I. Dünya Savaşı’ndan çekilmiştir.
Mütareke’nin sağladığı imkânla Osmanlı topraklarında, başta İngiltere olmak üzere savaşın galibi devletlerce gerçekleştirilen işgaller, yeni bir siyasi alan oluşturmuştur. Osmanlı Devleti’nin akıbetinin belirsizliğinde yeni siyasi alan, Kürtlerin de içinde bulunduğu farklı etnik unsurlarda ayrılıkçı düşünceler doğurmuştur.
Kürtler, Mütareke öncesinde İslami ve Osmanlılık kimliğini yoğun bir şekilde benimserken; Mütareke sonrasında, Kürtlerin özellikle İstanbul merkezde yaşayan aydın kesim ve ileri gelenlerin bir kısmında, Osmanlılık kimliğinin zayıfladığı bir süreç yaşanmıştır.
Sultan Hamid, Kürtleri hoş tutardı. Rusya’nın muhtemel bir savaş sırasında Doğu Anadolu’yu işgalinde milis vazifesi yapmak üzere bunlardan Hamidiye Alayları kuruldu. 1908’den sonra iktidara gelen İttihat ve Terakki Partisi’nin ırkçı politikası, Araplarda olduğu gibi Kürtler arasında da milliyetçilik cereyanını oluşturdu.
Mütareke Dönemi'nde 17 Aralık 1918 tarihinde Seyyid Abdülkadir başkanlığında İstanbul'da kurulan Kürdistan Teâli Cemiyeti ise o sırada örgütlü bir şekilde cereyan eden Kürtçülük hareketlerinin de en etkin yönlendiricisi konumundaydı.
Kurulduğu günden itibaren yaptığı faaliyetlerle de adından oldukça sık söz ettiren Kürdistan Teâli Cemiyeti, I.Dünya Savaşı sonunda Amerikan Cumhurbaşkanı Thomas Woodrow Wilson tarafından ilan edilen 14 İlke'nin yarattığı ortamdan faydalanmaya çalışarak bağımsız ya da otonom şeklinde bir Kürt Devleti oluşturma gayesiyle çalışmıştır.
Etnik kimliğe dayalı devlet kurma çabasında farklı hizipleri bünyesinde toplayan Kürdistan Teâlî Cemiyeti’nin kuruluşunda yer almıştır. İstanbul merkezli Kürdistan Teâli Cemiyeti’nin; İstanbul’da kendisine bağlı kuruluşları bulunmaktaydı
Tarihte kurulan ilk Kürt kadın derneği olarak kabul edilen Kürd Kadınları Teâli Cemiyeti, Osmanlı’daki diğer kadın dernekleri gibi, aristokrat ailelerinden gelen kadınlar tarafından kurulur.
Babanzadeler, Bedirhaniler ve Cemilpaşazadeler gibi saygın aileler, siyasi ve kültürel sahada Kürt toplumunu derinden etkilerler. Kürdistan’ın “ayrıcalıklı sınıf kadınları” da, “kadınlık” ve “Kürtlük” kimliklerini birlikte ele alarak “ilk Kürt kadın örgütlenmesini” oluştururlar. 1908-1923 yılları arasında İstanbul’da 40’a yakın kadın derneği faaliyet göstermektedir.
Cemiyet aynı zamanda 18 Ocak 1919 tarihinde toplanan Paris Barış Konferansı'nda Şerif Paşa aracılığıyla da sesini duyurmaya çalışmıştı. Bütün bunların yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu'nun 10 Ağustos 1920 tarihinde imzaladığı Sevr Barış Antlaşması Kürtler ve cemiyet nezdinde de epey yankı uyandırmıştı.
Sevr üzerine Kürdistan Teâli Cemiyeti'nde geceli gündüzlü tartışma ve mücadeleler devam ederken bu arada örgüt tarafından oluşturulan bir heyet ise Ermenilere söz verilen Kürdistan'daki bu topraklar üzerinde Kürtlerin hak sahibi olduklarını Batılı Devletlerin temsilciliklerine izah etmeye çalışmıştı.
Kürtlerin siyasi temsiliyetini sağlamak, Kürt dili, edebiyatı, tarihi üzerine incelemeler yapmak, kadınların örgütlenmede rol almasına destek sunmak ve sâire hedef olarak amaçlanmıştır.
Bu cemiyetin kurucuları arasında, Seyyid Abdulkadir Efendi, Hüseyin Şükrü (Baban) Bey, Dr. Mehmed Şükrü (Sekban) Bey, Muhiddin Nâmi Bey, Ba banzâde Hikmet Bey, Kâmran Ali Bedirhan, Necmeddin Hüseyin, Reşid Ağa, Kadızâde M. Şevki, Arvasizâde Mehmet Şefik, Mehmet Mihrî, Emin Feyzi, Vanlı M. Selim Begi, Berzencizâde Abdülvâhid, Dr. Hamid Şakir, Lâv Reşid, Dr. F. Berho, Hakkarili Abdurrahim Rahmi, Yemlekizâde Aziz, Hetzanîzâde Kemal Fevzi yer almıştır.
Yine bu dönemde kendi amaçları doğrultusunda Batılı Devletlerle temas kurmaya çalışan cemiyet ise özellikle İngiltere ile iyi ilişkiler kurmuştu. Milli Mücadele Dönemi'nde iktidarda olan Osmanlı Hükümeti'yle de irtibatı olan Kürdistan Teâli Cemiyeti 22 Aralık 1918 tarihinde Hürriyet ve İtilaf Partisi'yle imparatorluğa bağlı özerk bir Kürdistan'ın kurulması konusunda anlaşmışlardı.
22 Aralık 1918 tarihinde Hürriyet ve İtilaf Fırkası ve Kürdistan Teali Cemiyeti arasında anlaşma imzalandı. Bu anlaşmayı cemiyet adına başkan Seyyit Abdülkadir, üyelerinden Sait ve Mehmet Ali, Hürriyet ve İtilaf fırkası adına ise Zeynelabidin (Konya Mebusu), Vasıf (Karesi mebusu) ve Mustafa Sabri Efendi imzaladılar. Anlaşma gereğince Kürt nüfusunun daha yoğun olduğu bölgelerde İslam Halifeliğine ve Osmanlı Saltanatına bağlı kalmaları kaydıyla özerk bir yönetim şekli tanınacaktı
Cemiyet Anadolu'da başlayan Milli Mücadele Hareketi'nin de karşısında olmakla birlikte Ali Galip Olayı ve Koçkiri Ayaklanması'nda etkin bir rol oynadı. İstanbul’da yayınlanan PEYAMİ SABAH gazetesinde Kürt Teali Derneği, 31 Mart 1920 tarihinde bir bildiri yayınladı. İlanında dernek, Kuva-yı Milliye'nin bolşevik fikirlere sahip yurtsuz serseriler olduğunu yazdı.
Kürdistan Teali Cemiyeti, Hürriyet ve İtilaf Fırkası ve İngiliz Muhibleri Cemiyeti ile işbirliği içindeydi. Derneğin başkanı Seyit Abdülkadir Âyan üyesidir ve hem İstanbul Hükûmeti hem de İngilizler ile işbirliği içinde İngiliz çıkarları ile örtüşen ayaklanmalara önayak olmuştur.
1919 yılı başlarında Cevat Dursunoğlu ve Süleyman Nazif, Vilâyat-ı Şarkiye Müdaafa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti'nin kurulmasına katılmaları için Kürt Teali Derneği'ne gittiler. Seyit Abdülkadir ve dernek yöneticileri, "İtilaf Devletleri bize her türlü yardımı yapacak. Sizinle konuşacak bir sözümüz yok" cevabıyla kendilerini geri çevirdi
17-20 Nisan 1920 tarihlerinde Sadrazam Damat Ferit Paşa, Anadolu'da barış anlaşması şartlarını kabul etmeyen Mustafa Kemal'i durdurmak için İngilizlere, Kürtleri kullanmayı önermiştir. Amiral de Robbeck, Lord Curzon'a Ferit Paşa ile görüştüğünü açıkladı. Robbeck, Ferit Paşa'nın, anlaşma şartlarına uygun olarak ayrı bir Kürt devleti kurulması için Kürtleri Mustafa Kemal'e karşı kullanmayı önerdiğini açıkladı
8 Haziran 1919 tarihinde Diyarbakır Vali Vekili Mustafa Bey, 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa'ya telgraf çeker. Telgrafında bazı gençlerden oluşan Kürt Cemiyeti'nin İngiliz koruyuculuğunda bir Kürdistan kurma düşüncelerini yanlarında bulunan Süleymaniye siyasi hâkimi (İngiliz subay) Mister Noel ile birlikte propaganda etmeleri üzerine halk arasında tepkiler oluştuğunu, bu durumun cemiyetler kanununa aykırı bulunduğunu ve cemiyetin kapatılarak haklarında yasal kovuşturma başlatıldığını yazar.
‘’15 Haziran 1919 tarihinde 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, bu telgrafa bir şifreli telgrafla cevap verir. Bütün milletin bekası ve bağımsızlığını kurtarmak için herkesin birleştiği bir dönemde yabancı bir devletin koruyuculuğuna sığınarak horlanmış ve tutsak yaşamayı seçen her türlü görüşlerin, ülkeyi bölücülüğe götürecek her türlü derneklerin dağıtılmasının pek yurtseverce ve zorunlu bir görev olduğunu yazar ve Kürt cemiyeti hakkındaki davranışın isabetli bulduğunu belirtir.’’
Osmanlı zamanındaki belli başlı Kürt isyanları şunlardır:
1. Babanzade Abdurrahman Paşa İsyanı (1806-1808, Süleymaniye)
2. Babanzade Ahmet Paşa İsyanı (1812, Süleymaniye)
3. Zaza Aşiretleri İsyanı (1818-1820, Dersim)
4. Revaduz Yezidi İsyanı (1830-1833, Hakkari ve çevresi)
5. Mir Muhammet İsyanı (1832-1833, Soran)
6. Kör Mehmet Paşa İsyanı (1830-1833, Erbil, Musul, Şirvan)
7. Garzan İsyanı (1839, Diyarbakır)
8. Bedirhan Bey İsyanı (1843-1847, Hakkari ve çevresi)
9. Yezdan İzzettin Şer İsyanı (1855, Bitlis)
10. Bedirhan Osman Paşa İsyanı (1877-1878, Cizre ve Midyat)
11. Şeyh Ubeydullah İsyanı (1880, Hakkari, Şemdinli)
12. Emin Ali Bedirhan İsyanı (1889, Erzincan)
13. Bedirhani Halil ve Ali Remo İsyanı (1912, Mardin)
14. Molla Selim ve Şeyh Şehabettin İsyanı (1913-1914, Bitlis)
Kürdistan Teâli Cemiyeti içindeki çekişme ve ayrışmaların 1919'un son ayları ile 1920 yılı içerisinde yoğunlaşması neticesinde cemiyetten ayrılan radikal Kürtçülerin oluşturduğu bir grup Teşkilat-ı İçtimaiye Cemiyeti'ni kurmuşlardı.
Zararlı faaliyetlerinden dolayı mevcut yönetim tarafından kendisi hakkında kapatılma kararı alınan cemiyete bu kararın nasıl uygulandığı bilinmemektedir. Cumhuriyetin ilanından az önce hukuki varlığı sona eren Kürdistan Teâli Cemiyeti tümüyle ortadan kaldırılamamıştı.
Cemiyet varlığını illegal şekilde oluşan ve ileride Şeyh Sait Ayaklanması'nı birinci derecede örgütleyecek olan Kürt İstiklâl Komitesi'yle sürdürürken ayaklanma sonunda ise Seyyid Abdülkadir suçlu bulunarak asılmıştır.
Şeyh Sait ayaklanması, İngiltere'nin Musul tezini güçlendirmiş, İngiltere'ye yaramıştır. Ayaklanma bastırıldıktan sonra Milletler Cemiyeti Meclisi, 16 Aralık 1925 tarihinde Musul konusunda İngiltere'nin isteği doğrultusunda bir karar aldı. Yani Musul vilayetinin Irak'a bırakılmasına karar verdi.
Daha önce yayınladığım köşe yazımda ŞEYH SAYİT İSYANI nı https://www.oncevatan.com.tr/buyuk-emperyalist-oyunu-seyh-sayit-isyani-1 diital sayfalarımızdan inceleyebilirsiniz.
Türkiye, Musul için İngiltere'ye savaş açabilecek durumda değildi; çaresiz, Milletler Cemiyeti kararını kabul etmek durumunda kaldı. 5 Haziran 1926'da, Ankara'da, Türkiye-İngiltere ve Irak hükümetleri arasında Hudut ve İyi Komşuluk İlişkileri Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma üzerine İngiltere'nin Türkiye'ye karşı düşmanca davranışları ve kışkırtmaları azaldı. Türkiye-Irak sınırında nispi bir güvenlik sağlanmış oldu
Cemiyetin kapanmasına rağmen faaliyetlerini sürdürecek olan bir diğer kadro ise Milli Mücadele'nin başarıyla kazanılmasından sonra Suriye'ye kaçarak burada Taşnak Ermenileriyle cemiyet adına temasa geçerek zararlı faliyetlere devam etmişlerdir.