İsauria Yolu - devam
İlk yazımla İsauria Yolu’nu anlatırken kalesi ve tarihine değinmiştim. Bu kez kalenin kendisi…
HABER: SEVGÜL EROĞLU
Isaura Nova- Zengibar Kalesi
Günümüzde Zengibar Kalesi olarak anılan İsaura Nova antik ören yeri, 1.800 metre yüksekliğinde, üç tarafı uçurumlarla çevrili bir tepenin üzerinde kurulmuş. (Rotanın en keyifli çıkışıydı)
Şöyle, yöre M.Ö. 78’de Roma İmparatorluğu’nun, M.Ö. 37 dolaylarında yönetiminde halkın direnişini kırmak isteyen Galatya Kralı Amyntas, gene Bozkır ilçesi yakınındaki bir tepede bulunan İsauria kentini yerle bir etmiş ve yakınında, aynı adla anılan yeni bir kent inşa ettirmiş. Amyntas’ın M.Ö. 25’te ölümünden sonra yöre yeniden Roma yönetimine geçince 10.000 kişinin yaşadığı kent, burçlarla desteklenmiş ve dört kilometre uzunluğunda surlarla çevrilmiş.
Kalenin güneyinde 4 metre yükseklikte, beşgen ve altıgen mimaride yapılan ve biri tamamen yıkılmış iki kule arasındaki üstü kemerle tamamlanan kapıdan giriliyor. Roma dönemi taş işçiliğinin en önemli örneklerinden Zengibar Kalesi'nde tiyatro, zafer takı, kilise, su kemerleri ve benzeri mimari yapılar görülmeye değer. Güneydeki kapıdan girilen yerde zafer takı ile sonradan kilise olarak kullanılan kentin en büyük binası bazilikaya ulaşılıyor. Kentteki bazı taşlarda çelenk, miğfer, dizlik, kılıç, kalkan ve ok gibi yüksek kabartmalı çok sayıda işleme bulunuyor.
Kalenin 3,5 metre kalınlığındaki surlarının inşasında kullanılan taşlar ise zirvedeki taş ocağından getirilmiş. Zirvedeki madenden kesilen büyük taşlar ise hala gizemini koruyor. Büyük dikdörtgen taşların milimetrik düzgünlükteki kesilme işleminin ise binlerce yıl önce nasıl yapıldığı meçhul.
Çevresine hakim konumu gereği stratejik noktada bulunan kalenin, Romalılar öncesinde Hititler ve Persler tarafından da kullanılmış. Enerjik ve yağmacı İsaura'lı halkı… Enteresan ki ilk Hristiyanlar ve Hristiyanlığın gelişmesinden bu ülke öncü olmuş. (Burada birçok psikopos yaşamış)
Konya'da Zengibar Kalesi olarak adlandırılan ve tarihte Roma'nın en büyük eyaletlerinden İsauria Antik Kenti, surları, büyük bölümü ayakta kalan burçları, tiyatrosu, zafer takı, kilisesi ve kaya mezarlarıyla gerçekten mistik ve gizemli nitelikte… Burada hala gün yüzüne çıkarılmamış yapılar olmasına rağmen görülmesi gereken yörelerden. Antik kentte yapılacak temizlik çalışması ve kurtarma kazısıyla çok sayıda değerin gün yüzüne çıkması için burada arkeolojik kazıların yapılması gerekiyor. Böylelikle bölge önemli bir destinasyon olabilir.
Unutanlara… göremeyenlere; Her bir metrekaresinden tarih fışkıran çok değerli topraklarımız var !
Trekingçiler arasında Likya Yolu, Frigya Yolu, St.Paul Yolu hep duyulmuştur ama bu çok yeni bir rotanın turizme kazandırılması süper olmuş. Tarihte Isauria önemli bir haydutluk merkezi ve antik kaynaklarda Isaurialı adı çoğu zaman haydut ile eş anlamlı olarak kullanılmış… Tabii ki ilk nedeni coğrafyasının zorlu şartları. Bir Mersin’li olarak unutmuşum Torosların ağaçları taşlardan çıkar ve taşlar kayaçlar, çıkışları ve inişleri oldukça zorlar.
Deneyimim süperdi. 4 gün boyunca Orta Toroslar’ da ki rotanın sadece 60 km. sini yürüyebildik. Her gece başka bir yerde çadır attık. 175 kişi dayanışmanın en güzel örneklerini verdi.
Roma Çeşmesi ve Roma Köprüsü mutlaka elden geçirilmeli… Yeri gelmişken ‘Yollar Delisi’ Mehmet Gültekin ve ekibine çok teşekkürler.