GARSONDİYAR
Geçen hafta yeğenlerimi Arnavutköy’de kahvaltıya davet ettim.Öncelikle böyle bir saçmalığı tüm ömrüm boyunca yaşamadığımı itiraf ediyorum.Çok şık bir bahçenin havalı giriş imajı, girdikten sonra yerini bıraktığı masaların salaşlığı, gelenlerin umarsız tarzı , girişin albenisine uymayan hizmet ekibi ile anladım ki burası bir çay bahçesi…
Ama değil… Hatta ne olduğunu da çözemedim.Önce;
Güneş yükseldikçe sıcak tepemizden vurmaya başladı ve bu halde kahvaltımızın keyifle geçmeyeceğini hissettik. Çünkü serinleten bir teçhizat ya da bir esinti yoktu.
Sonra… siparişi alırken bir dövmedikleri kaldı, tolere etmeyi başardık. Adı ünlenmiş bu mekanda öyle bildiğimiz Van Serpme Kahvaltısı falan da yoktu. Taklitvari kelimelerle yaptıkları tost çeşitlerinden seçtik.
Uzunca bir sürenin sonunda, tabakta hiçbir süsleme olmadan- ne bileyim ki domates salatalık artık her yerde ikram ediliyor- gelen tostları annem gibi çaya batırıp yemek vardı ama kibarlığımızdan ortasını yedik.
Veee
Abartmıyorum.
Bu koklatılmış kaşar domates kurusu- kurumuş kalmış- pesto damlatması yağsız kuru tostun tanesine tam 176 lira verdik.
Durmak bilmeyen zamlar, satıcıların beyinlerini çeşitli hallere soktu.Bu artık serbestin de serbesti bir piyasaBeden dili kullanıp baskı uygulayarak, üç beş özenti kelimeyle yazılmış abartılı menülerle cezbedip, getirdikleriyle alakası olmayan bu saçma haller ne zaman, nasıl hayatımıza girdi?
Ve hiçbir masadan itiraz gelmemesi daha da enteresan.
Herkes yediğinden de kazığından da mutlu…
Biz de tebessüm ettik. Hani tecavüz kaçınılmazsa…
***
Dolar ne biçim dolar, doları olana…
Herşey dolara endeksli.
Rezalet bir satış politikasıyla, iğne iplik zam zam zam
Ne bu geçen hafta şuydu fiyatı?
Dolar yükseldi diyerek başlıyorlar vır vır da vır.
Eee yaşamın devam etmeli almak zorundasın.İnsanlar yurt dışından gelip, çok ucuza tatil yapıyor. Biz habire fatura, hayat pahalılığı elde kılıç kalkan zıplayıp duruyoruz.
Hadi yabancıları anladım da yurt dışında yaşayan Türkler de bize ezik bakmaya başladı. Adeta acıyorlar. Sosyal medyada, işte şundan şundan şundan dolayı Türkiye’ye dönmek istemiyoruz makaleleri paylaşıyorlar. Ammaaa2 ay gelip paşalar gibi tatil yapıp, sosyal medyada Türk Kadını adetimizi dilimizi bilir deyip buldukları, umut içindeki kadınlara güzel hayaller verip, birlikte olup sonra defolup gidiyorlar. Hani var ya, burada iken yaptıkları ‘Garsoniyer’ mantığı!
(Sözüm meclisten dışarı, gerçekten hayat arkadaşını böyle seçenleri alıp götürenleri de vardır. Ancak diğerini yaşayanları hayretler içinde gözlerim açık dinliyorum.)
Yazıktır dolarcılar… burası sizin anavatanınız. Madem ki sorunlarımız beyefendileri rahatsız ediyor buralara dönmeyeceksiniz, o zaman ne yapacaksanız da kendi çöplüğünüzde yapın!!!
Burası garsoniyeriniz değil.
Ne sandınız bu kadar zor yaşıyorsak burada…
El kızı kıymetli, burada yaşayan kadınlarınız tu kaka değil!