GECE KULÜBÜ

Farklı sayılan ancak yaşamın içinde var olan kimi zaman resimsel olarak düşünülmesi güç olan konulara  değinen bir ressamdır RUKEN ASLAN.

 Oysa ki bu konular ve olgular hemen yanıbaşımızdadır.

Ruken Aslan, iç dünyasını izleyiciye aktarabilmek için adeta bir tiyatro dekoru gibi yanılsama ve yanılsatma yolunu seçer; gölge ve ışığın karşıtlığını kullanarak aktarmayı uygun görür. İzleyiciyi, gölge ve ışık aracılığı ile kendi düşsel ve yanılsamalar dünyasına yolcuğa çıkartır. Rehber ise Ruken Aslan’ın kendisidir.

 RUKEN ASLAN’ın   resimlerindeki  temel kaygı, hemen hemen her sanatsal üretimde olduğu gibi, poetik bir mekan oluşturabilmeye dayalıdır. Sanatçı “Gece Kulübü” kavramını resimlerinde dilsel alanda metafor olarak işler ve gece kulübünün yapay ışıklarını, gölgelerini, aynalarını, sarhoş edici içeceklerini, müzikle örülü olan bu alanı bir fantazmagoria alanı olarak kullanır. Yanılsamalara dayalı düşsel bir alan...

 RUKEN ASLAN’ın   sergideki eserlerinin bir bölümünü oluşturan şehir çizimleri,  Baudelaire’ci karanlık bir kent romantizminden esinlenir. Teknik olarak doluluktan ziyade boşluklardan yola çıkılarak oluşturulmuş bu çizimlerin konularını genellikle şehrin kafeleri, barları, parkları gibi aylaklık alanları oluşturur. Serginin bir diğer bölümünü ise şehrin üzerinde uçan meleğimsi figürlerle dolu resimler oluşturur. Şehrin üzerinde uçan kanatlı figürler, sanat tarihinde sıklıkla kullanılmış, arketipsel bir temsildir. Şehir bu figürler aracılığıyla nesneleşir, gözetlenir, arzulanır.

 Serginin bir başka bölümünü ise Sanatçı, tür olarak natürmort, manzara ve portre resimlerinin bir karışımı sayılabilecek resim serisi olarak nitelendirir. İlk bakışta bir natürmort resmini andıran kompozisyonlarda nesneler, manzara resmine gönderme yapacak bir biçimsel durum içerisinde sunulurlar. Eserler natürmortun parçası olarak hiçbir yere koyamayacağımız düşsel bir mekanı gösterip göstermediği sanatseverlerin hayal dünyasına bırakılmıştır.

 Tüm bunlar bir düş müdür ya da düşün içinde bir düş müdür bütün gördüğümüz ve göründüğümüz Poe’nın dizelerindeki gibi... Herşey eserlerin karşısına geçip ne algıladığınıza ve hayal ettiğinize bağlı… 

 Ruken Aslan’ın, izleyicileri düşsel  mekanlara yolculuğa çıkardığı “GECE KULÜBÜ ” adlı sergisi,  11 Kasım- 2 Aralık  2023 tarihlerinde Galeri Diani’de izlenebilir.

KOZALAK NEFESİ

Size harika bir kamp öneriyorum. Sevgili Nilüfer Erbil ve Gülşah Akçay'la birlikte 'Kozalak Nefesi' kampı. Kozalak nefesi kozalakların toprağa düştüğü anı yani ölümden sonra yeniden doğuşun tohumlarının atıldığı zamanı yaşatır. Kozalak nefesi doğanın bize sunduğu her şeyi ona geri vermeyi öğrenmenin ilk adımıdır. Nefes hayat ile olan en önemli bağımızdır, nefes olmadan hayat da olmaz.  Aynı parmak izi gibi kişiye özel nefes alış veriş tarzı, o kişinin yaşadığı yaşamının tatmin boyutu hakkında kesin izler taşır.  Kişinin yaşamı iyileştikçe nefesi de iyileşir. Nefes alış verişimizi evrensel düzeydeki doğal kalıbına geri döndürdüğümüzde hayatımız da mucizevi şekilde olumlu yönde değişir. Güçlü nefesteki akıcılık yaşanan hayatta da yansır. Affedicilik, dinginlik ya da olanın olduğu şekliyle kabulü gibi konular nefesin düzelmesiyle hayatımıza kendiliğinden girer, gereken dersler alınıp geçmiş unutulur, sadece şu ana odaklanarak gelecek yaratılmaya başlanır. Sahip olduğumuz enerji seviyesi, vücudumuzdaki farklı dolaşım sistemlerimiz, sağlığımızın genel durumu, kısacası tüm hayatımız, nefes alma mekanizmasının yarattığı genişleme ve salıverme hareketlerinin ortaya çıkarttığı oksijen-karbondioksit alışverişine yakından bağlıdır. Yapılan bir araştırma dünya nüfusunun yaklaşık %80’inin nefes alma kapasitelerinin %20’sini kullandıkları gerçeğini ortaya koymuştur. Normal nefes alışverişimiz kısıtlanmış durumda olması fiziksel yorgunluk, genel enerji düşüklüğü ya da duygusal bitkinlik olarak kendini gösterecektir. Kısıtlanmış nefes duygusal bitkinlik sonucunda da ortaya çıkabilir. Ne zaman kendimizi duygularımız tarafından ezilmiş hissetsek hemen nefesimizi tutarız. Zamanla bu bir farkındalıksız alışkanlık halini alır ve bizler de derin nefes alma vasıtasıyla sağladığımız manevi varlığımızla olan bağlantıyı ve sağladığı sonsuz potansiyel gücü, sevmek ve sevilmekle olan ilişkimizi, coşkumuzu kaybederiz. Dolayısıyla doğru nefes alabilmek çok önemlidir. Endişe, panik ve stresi azaltır. Zihninizde berraklık sağlar, odaklanmayı kolaylaştırır. Ruh halinizi yükseltir. Eski Şamanik ve Pranayama öğretmenleri nefes çalışmalarıyla bilincin yüksek seviyelerine ulaşırlardı. Gün boyunca nefesinizin farkına vararak ve zaman zaman kontrol edip, derin, yavaş ve bilinçli nefeslerle tutarlı bir şekilde hem moralinizi hem de ruh halinizi yüksek seviyelerde tutabilirsiniz. Sağlıklı hücrelerinizi besler.  Cildinizi canlandırır. Sindirimi destekler. Rahat bir beden, organların sağlıklı çalışmasını sağlar. Kan basıncını ayarlar. Uykuya yardım eder. Derin nefesler Epifizi uyarır. Epifizin dengeli bir şekilde hormon salgılaması ise uyku şablonlarımızı etkiler, böylece dinlendirici, derin ve sağlıklı bir uyku çekmenize yardımcı olur. Ruhani faydalar sağlar. Nefes, özellikle istenmeyen davranış şablonlarının çözülmesinde, negatif anı, duygusal bağ ve inançların salıverilmesinde ve boyutlar arası bilinç yolculuğunda vazgeçilmez bir araçtır. İşte bu yüzden harika bir kamp sizi bekliyor.

DIŞA BAKAN RUYA GÖRÜR, İÇE BAKAN UYANIR

Jung diyorki; “Siz bilinç dışınızdakileri  bilince dönüştürene kadar, onlar sizin hayatınızı yönlendirecek ve siz ona kader diyeceksiniz.” Psikanalizin en tartışmalı ve belki de ilerleyen dönemlerde daha fazla anılacak isimlerinden Carl Gustav Jung, 20. yüzyılın en önemli filozof-psikiyatrlarındandır. O bir ruh çözümlemecisidir. Freud’dan ayrıldıktan sonra kurduğu analitik psikoloji ekolüyle bir devrim yaratan Jung, günümüz psikolojisinde de halen kullanılan psikolojik tipler, kolektif bilinçdışı, kompleksler ve çağrışım testi gibi kavramların sahibidir. Jung hepimize bir bireyleşme süreci vaat eder, bunun rotasını da insanın içine baktığı bir deneyim yolu olarak çizer. Deneyim yolu gereklidir çünkü “kendi içine bakmaya cesareti olmayan herkesin yaşamı bulanıktır”, dahası bu bulanıklık dünyayı da bulandırır.

Önyargı ve kabullerinizden sıyrılma vakti... Jung bizleri kendi mitimizle tanışacağımız bir yolculuğa davet ediyor. Sembollerin, rüyaların, arketiplerin ve mitlerin âlemine hoş geldiniz diyor. Okuması keyifli ve dönüştürücü bir kitap.

LOTUS ÇİÇEĞİ VE SİS

Bugün yine size harika bir hikayeyle geldim. Uzak bir krallıkta, yüksek dağların arasına gizlenmiş, ortasında tek bir lotus çiçeğinin tüm ihtişamıyla açtığı kristal berraklığında bir göl vardı. Çok güzel, parlak pembe ve güneşin altında ışıl ışıldı. Ancak her sabah göl yoğun bir sisle örtülür, böylece nilüfer çiçeği görülemezmiş.

Lotus (nilüfer)  çiçeği kendini dünyadan soyutlanmış ve unutulmuş, yoğun sisin içinde kaybolmuş hissediyordu. Her sabah sisin içinden parlamak için çabalıyor ama çabaları boşa gidiyormuş gibi görünüyordu. Kimse onun güzelliğine hayran kalamıyordu.

Bir gün sis, lotus çiçeğine şöyle demiş: "Neden görünmek için bu kadar uğraşıyorsun? Sadece var olmak yeterli değil mi?" Nilüfer çiçeği cevap vermiş: "Ama ben çok güzelim ve kimse bunu göremiyor."

Sis, onu nazikçe sarmış ve şöyle demiş: "Güzellik başkalarının hayranlığında değil, saf varoluşun kendisindedir. Sen görülmek için değil, çiçek açmak için açıyorsun. Parıltın güneşten ya da başkalarının hayranlığından değil, kendi iç ışığından geliyor." Lotus Çiçeğinin kafası karışmıştı ama sisin sözlerini dinledi. Yapraklarını kapattı ve kendi iç benliğine yoğunlaştı. İçinde titreşen yaşamı, büyümesini ve çiçek açmasını sağlayan enerjiyi hissetti. Ve anladı: güzelliği dış dünyaya bağlı değildi, içinden geliyordu.

O günden sonra lotus çiçeği artık görünmeyi arzulamadı. Sisten ya da güneşten bağımsız olarak, her zamankinden daha güçlü bir içsel ışıkla çiçek açtı. Ve sis onu hala sarıyor olsa da, bir daha asla yalnız ya da unutulmuş hissetmedi. Çünkü gerçek güzelliğinin kendi varlığında yattığını ve hiçbir sisin bunu asla gizleyemeyeceğini biliyordu. Bu hikayeden çıkarılacak ilk önemli ders, iç güzelliğin ve değerinin farkına varılmasıdır. Çoğu zaman değerimizi ya da güzelliğimizi başkalarının takdir ve beğenisiyle ölçeriz. Ancak bu hikâye bize gerçek değerimizin ve güzelliğimizin içimizden geldiğini hatırlatmaktadır. Bunlar, dışarıdan nasıl algılandıklarına bakılmaksızın, varlığımızda ve varoluşumuzda kök salmıştır. Bu bize kendimizi takdir etmeyi ve başkalarının ne düşündüğüne bakmaksızın kendi değerimizin farkına varmayı öğretir.

Bu hikaye  bize var olma ve geride bırakma sanatını öğretir. Lotus çiçeği başlangıçta görünmek için çabalamış, sisle savaşmış ve ışığını sisin içinden parlatmaya çalışmıştır. Ancak sisin sözlerini duyduğunda ve içindeki ışığı fark ettiğinde, bu çabayı bıraktı. Artık sade, çiçek açan ve içinden parlayan biriydi. Bu bize, kendimizi bırakmamız, basit olmamız ve olduğumuz gibi yeterli olduğumuzu fark etmemiz için güçlü bir hatırlatmadır. Son olarak, bu hikaye yalnızlık ve izolasyonun genellikle bir bakış açısı meselesi olduğunu hatırlatır.

Lotus çiçeği kendini izole, yalnız hissetti ve sisin içinde saklandı. Ancak iç güzelliğini ve ışığını fark ettiğinde, bu duygular yok oldu. Hiçbir zaman gerçekten yalnız olmadığını, çünkü içinde titreşen yaşam aracılığıyla her zaman etrafındaki dünyaya ve yaşama bağlı olduğunu fark etti. Bu, kendi yalnızlık veya izolasyon duygularımızın üstesinden gelmemize yardımcı olabilir ve bize her zaman kendimize, başkalarına ve yaşamın kendisine bağlı olduğumuzu hatırlatabilir.

USTALAR BULUŞTU

Türk resim sanatının usta isimlerine ait  “Masterclass” eserler, 14 Ekim itibariyle  Maji Art Gallery’de, Yahşi Baraz’ın küratörlüğünde sanatseverler ile buluşmaya başladı. Bu özenli ve zor buluşma ciddi bir emek gösterilerek hazırlanmış. Titizlikle seçilmiş tabloların her birinin büyüsünün adeta birbirinin içinden geçirerek seyircinin ruhuna ulaşmasını sağlamak en büyük amaç. Bir güç yaratmak ve eserlerin ötesinde ustaların derin yeteneklerinin birbirinden ilham almasıyla saygın bir ortam yaratmak büyük bir sorumluluk. Masterclass buluşmanın ortak teması “resim kardeşliği” üzerine kurulmuş ve usta ressamlarımızın bu güçlü birlikteliği  göze görünür kılınarak sanatseverler ile paylaşılıyor.

Yolu sanattan geçen herkes için örnek teşkil edecek bu büyük buluşmada sanatçıların isimleri ve eserleri derin bir dalganın kıyıya vurmak için neden arayan heyecanını yansıtıyor.  Maji Art galeri sanata adanmış çok özel ve özenli bir sanat ortamında sizleri bekliyoruz… Hala vakit varken sergiyi kaçırmayın derim.

Sevgiyle ve ışıltınızla kalın.