TÜRKİYE’NİN ATATÜRK DÖNEMİNDEKİ DIŞ POLİTİKASI -6-
Meslek hayatımın geçtiği 1966 – 2003 döneminde Türkiye’de çok sayıda değişik Siyasî Partilerin iktidarı yer aldı. Bu devre zarfında Dış politikada alınan Hükûmet kararlarına Dışişleri Bakanlığı’nın mütalâasının esas teşkil etmiş olduğu düşüncesindeyim. Dosyanın sahibine ve konunun uzmanlarına itimat edilmiş olduğunu yaşadığım olaylar ifade etmeme imkân vermektedir. Son Söz Atatürk 1926 yılında “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır” sözünü dile getirmiştir. 1927 yılındaki Büyük Nutku’nun sonunda da şu ifadelerle “en büyük eserini” Türk Gençliği’ne emanet etmiştir: “Efendiler, bu beyanatımla, milli hayatı bitmiş farz edilen büyük bir milletin, bağımsızlığını nasıl kazandığını ve ilim ve fennin en son esaslarına dayalı millî ve asrî bir devleti nasıl kurduğunu ifadeye çalıştım. Bugün ulaştığımız netice, asırlardan beri çekilen milli musibetlerden doğan uyanışın ve bu aziz Vatan’ın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu neticeyi, Türk gençliğine emanet ediyorum...” “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir...” Böylece Lozan Konferansı sonunda imzalanan Barış Antlaşması ile elde edilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tapusu gelecek kuşaklara, yani bizlere, titizlikle muhafaza etmemiz gereken pahabiçilmez değerde bir miras olarak bırakılmıştır. Büyük Atatürk’ün “…Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözünün, O’nun, gelecek kuşakların bu tapuyu titizlikle muhafaza edeceklerine, Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşatacaklarına olan inancının ve itimadının ifadesi olduğu muhakkaktır. Ulu Önderimiz Atatürk’ün güvenine lâyık olmak bizler için yüce görevdir. Görevimizin Birinci Yüzyılı tamamlanmıştır. “İlelebet” yürünecek yolda İkinci Yüzyıl’a adımımızı atmaktayız. Birinci Yüzyıl’daki görevimizin başarı derecesini tarih belirleyecektir. Atatürk’ün “en büyük eserim” olarak nitelediği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 84 yılını yaşama mazhariyetine erişmiş olmanın tarifsiz mutluluğu içindeyim. Bu 84 yılın 38,5 yılı 1967 – 2004 yılları arasında Dışişleri Bakanlığında geçti. Dışişleri Bakanlığı’na intisap ettiğim zaman Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’dı. Türkiye’de 30’uncu Hükûmet işbaşındaydı. Başbakan Süleyman Demirel, Dışişleri Bakan İhsan Sabri Çağlayangil’di. Dışişleri Bakanlığında geçen yıllarımda Türkiye’de 6 Cumhurbaşkanı, 29 Hükûmet, 13 Başbakan ve 25 Dışişleri Bakanı görev yaptı. Farklı Siyasî Partilerden oluşan Hükûmetler ülkeyi yönetti. Askerî müdahaleler ve ara rejimler oldu. Türkiye’nin dış politikada yönü, çizgisi, dengesi, ekseni değişme, kayma, göstermedi. Zikzak meydana gelmedi. Atatürk’ün “Yurt’ta sulh, Cihanda sulh” düsturu esas alındı. Dış politikamız için Lozan Antlaşmasıyla kurulmuş olan dengeler gözetildi, korundu. “Lozan Dengesi” kavramı çeşitli hükûmetlerin programlarında Türkiye’nin dış politikasının temel ilkelerinden biri olarak zikredildi. Örneğin Başbakan Süleyman Demirel tarafından kurulan 30’uncu ve 41’inci Hükûmetlerin programlarında “Lozan Dengesi” kavramına yer verildi. Dışişleri Bakanlığına aşırı ideolojik görüşlere sahip, hareketlere mensup kişilerin sızmasına imkân verilmedi. Hizmet yıllarımda siyaset kurumunun Bürokrasinin görüşlerine, düşüncelerine önem ve değer verdiğine; Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasının plânlanması, oluşturulması, uygulanması ve uluslararası plânda savunulmasında Dışişleri Bakanlığının baş rolü oynadığına tanıklık ettim. Bu rolde ben de, meslektaşlarım da görev ve sorumluluklar üstlendik. Bunu bir talih, ayrıcalık ve onur kabul ediyorum. Vatanımızın Kurtarıcısı ve Devletimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemâl Atatürk’ü sevgi, saygı, şükran, minnet ve bağlılık duygularımla rahmetle anıyorum. Devletimizin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun şerefli 100’üncü Yıldönümü, CUMHURİYET BAYRAMIMIZ Milletimize Kutlu ve Mutlu Olsun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 2’nci Yüzyılı Hayırlı, Uğurlu ve Üstün Başarılı Olsun!
BİTTİ
15 İsmail Soysal, Büyükelçi, Diplomasi ve Biz, Cumhuriyet Gazetesi, 17 Kasım 1963, s. 2.